Her Tırmanan Zirveye Varmaz.
- Can Aygen
- 17 Haz
- 2 dakikada okunur
Sen de merak ediyorsun, değil mi?
O insanların nasıl olup da hep bir adım önde olduğunu.
Gözlerinde ışık, ellerinde nasır, kalplerinde tutku…
Ama en çok da cesaret.
Evet, ben de düşündüm bunu defalarca.
Gerçekten risk alanlar, eninde sonunda kazanıyor mu?
Şimdi sana bir sır vereceğim:
Evet. Ama bu "evet", o kadar kolay çıkmıyor dudaklarımdan.
Çünkü ne yazık ki bu yolun her adımı zahmetli.
Risk almak, kulağa havalı geliyor olabilir.
Ama çoğu zaman korkuyla baş başa kalmak demek bu.
Sırtını sıcak olana değil, bilinmeze yaslamak…
Rahatı terk etmek. Ve evet, bazen kaybetmek.
Ama tam da bu yüzden, sonunda elde edilen şey sadece bir "başarı" değil bir özgürlük hali.
Belki de sen şu anda bir kararın eşiğindesin.
Bir şeyleri değiştirmek istiyorsun ama içindeki o tanıdık ses, “Ya olmazsa?” diye fısıldıyor.
Biliyorum o sesi.
Herkes duyar onu.
Ama birileri var o sesi duysa da yürümeye devam edenler.
İşte onlar, hikâyeleriyle yollar açanlar.
Biliyor musun, bu insanların ortak bir yönü var:
Hiçbiri mutlu olmayı tesadüfe bırakmıyor.
Çabalıyorlar.
Üşenmiyorlar.
Gözleri kararıyor bazen ama yine de elleriyle yoklaya yoklaya ilerliyorlar.
Ve bir gün…
Bir sabah, bir akşamüstü ya da bir sonbahar günü aniden her şey yerine oturuyor.
Kimse anlamıyor o mutluluğun neye mal olduğunu, ama onlar biliyor.
İşte bu yüzden sana şunu söylemek istiyorum:
Korkmak doğaldır, ama yerinde saymak değil.
Kendin için bir şey yap.
Küçük bir adım at belki bugün.
Bir risk al.
Belki her şey hemen düzelmeyecek ama zamanla…
Sen de o insanların yanına karışacaksın.
Ve bir gün, sen de biri olacaksın.“İyi ki denemişim,” diyebilenlerden.
Ve Hedef Değil, Yolun Kendisi...
Bak, sana bir şey daha söyleyeyim:
Bazen o çok istediğin şey olmaz.
evet, her riski alan zirveye varmaz.
Her savaşan kazanmaz.
Ama...Her yola çıkan değişir.
Belki de en güzeli bu.
Sen farkında bile olmadan başka birine dönüşürsün.
Daha cesur birine.
Daha anlayışlı.
Daha derin.
Daha gerçek.
Çünkü bir şeyin peşinden gitmek, aslında kendine yaklaşmaktır.
Geceleri uykusuz kalmak, içini kemiren o belirsizlik...
Bunların her biri seni başka bir yere taşır.
Ve o yol boyunca tanıdığın insanlar, duyduğun şarkılar, kafanı dağıtmak için çıktığın yürüyüşler, yazdığın defter sayfaları...
İşte onlar hayatın asıl hediyesi olur sana.
Sana şöyle bir şey yaşadın mı diye sorsam:
Bir hayalin vardı.
Çok istedin.
Peşinden gittin.
Sonra olmadı.
Ama dönüp baktığında, "iyi ki denemişim" dedin.
Çünkü o süreçte içindeki gücü gördün.
Çünkü artık kim olduğunu biraz daha iyi biliyorsun.
İşte bu yüzden, mesele sadece hedefe ulaşmak değil.
Asıl mesele, yola çıkmayı göze alabilmek.
Sonu bilinmeyen bir yola, sırf kalbinin sesine güvenerek adım atmak.
Bu, herkesin harcı değil.
Ama sen bu cümleleri okuyorsan, demek ki içinde bir şey kıpırdıyor.
O kıpırtıyı hafife alma.
Hedefe varamasan bile, yolda kazandığın farkındalık, tanıştığın insanlar, öğrendiğin dersler…Bunlar seni donatır.
Ve belki de sana başka kapılar açar hayal etmediğin kapılar.
Çünkü hayat, genellikle bizim planladığımız gibi gitmez.
Ama çoğu zaman, ihtiyacımız olan yöne gider.
O yüzden yürümeye devam et.
Bir hedefin olsun, evet.
Ama yolculuğa da âşık ol.
Çünkü sonunda kazandığın şey, sadece bir başarı olmayacak.
Senin bizzat kendin olacaksın.
Ve bu, her şeyden daha değerli.



Yorumlar