top of page

bekle VEDA lgalar vursun kıyıya...

  • Yazarın fotoğrafı: Can Aygen
    Can Aygen
  • 10 Eki
  • 4 dakikada okunur

İyi erkekler sağlıksız ilişkiler yaşarlar çünkü sabrı ve anlayışı koşulsuz sevgi ile karıştırırlar. Diğer insanlara yardım etmenin değerini bilirler ama şefkat onları manipülasyona karşı gerçekten savunmasız bırakır. Toksik partner, erkeğin ilişki başındaki empatisini tüketir, ama zamanla karşısındakini yeterince şey yapmamakla veya onu doğru şekilde desteklememekle suçlar. Bu da erkeğin kendisini daha fazla kanıtlamak istemesine neden olur. Bu şekilde, içinden çıkamadıkları, sağlıksız, toksik bir dinamiğin tuzağına düşerler.


Hiçbir zarar vermediğin halde sana mesafe koyanları fark ettiğinde, bunun seninle ilgili değil, içlerinde taşıdıkları gölgelerle ilgili olduğunu anlarsın. Bazı insanlar ışığa tahammül edemez çünkü o ışık, onların görmek istemediği yerleri aydınlatır. Sen sadece olduğun gibi parlıyorsun ama onlar kendi karanlıklarını senden bilir. Bu yüzden bazen susarsın, geri çekilirsin ama bilirsin: konu sen değilsin. Sadece herkes senin taşıdığın ışığı kaldıracak kadar aydınlıkta değildir.


Ait olmadığın yerde çabalamak, kendi ruhunu tüketmekten başka bir şey değildir. İnsan, yanlış yerde kalmaya direndikçe hem içindeki ışığı söndürür hem de yolunu kaybeder. Gerçek cesaret, dayanmaya devam etmekte değil; kendine dürüst olup ait olmadığını kabullenmektir. Savaş bittiğinde fark edersin ki aslında kaybettiğin hiçbir şey yoktur. Aksine, gücünü geri kazanmışsındır. Çünkü ait olmadığın yerden çekilmek, kendine yeniden alan açmak demektir. En büyük huzur kalbinin kabul etmediği yerleri geride bırakmayı öğrendiğinde gelir.


Hayatta birçok şeye dayanabilirsin; tartışmalara, kırgınlıklara, hatta kalbin paramparça olsa bile yeniden ayağa kalkabilirsin. Çünkü zaman, yaşananların üstünü örtecek bir güç taşır. Fakat sana hissettirilen değersizlik öyle değildir. İçinde açtığı boşluk kolay kolay dolmaz. Görmezden gelinmek, varlığının yok sayılması ya da önemsenmemek, insanın ruhunda en derin yarayı açar. Çünkü değer görmek güzel sözlerle değil, hissedilmekle ilgilidir. Bir insanın sana yokmuşsun gibi davranması, aslında sana içindeki varlığını da sorgulatır. İşte bu yüzden insana en ağır gelen şey kayıplar değil, değersizlik duygusudur. Çünkü kalp kırıldığında iyileşir; fakat yok sayıldığında asla eskisi gibi olmaz. En büyük acı, yokluğunun değil, varlığının önemsenmediği anda başlar.


Hissettiğiniz şeyi defalarca kez söylemek zorunda kalıyorsanız ve hiçbir şey değişmiyorsa, varlığınıza kayıtsız kalanlara da görünmeye çabalamayın. İsteyen çok iyi görüyor... Görmek istediği siz değilsiniz demek ki...


Ben kim olduğumu biliyorum. İçim rahat, niyetim temiz. Eğer birinin hikayesinde kötü karakter olmuşsam, o hikayeye katkım kadar yer almışımdır. Bazı insanlar kendilerine zarar verdiklerinde başkalarını suçlamayı seçer. Ben artık kimsenin senaryosunda kendimi temize çıkarmaya çalışmıyorum. Hakkettiğini alan herkes, kendi seçimlerinin sonucunu yaşıyor.


Unutma, bir insan yorulunca değil, yanıldığını anlayınca gider. Ve aşk ayrılınca değil, ayrılığa alışınca biter.


Eğer ilişkiniz bir sınır koyduğunuzda, bir isteğinizi veya ihtiyacınızı dile getirdiğinizde tamamen bozuluyorsa, o ilişki sizin kendinizi feda etmeniz üzerine kurulmuştur.


Ve şunu duydum "geçmişini unutamadığın için mi gelecek yazamıyorsun, yoksa gelecek olarak gördüğün kişiyi geçmişinde bıraktığın için mi" ve ben bu sözün altında hala eziliyorum.


Bir kadın kendinden nefret ettiğinde, iyileşemez.

Onu sevmeye çalışan erkeği cezalandırır.

Sanıyorsun ki sabrın onu iyileştirecek.

Sadakatin yumuşatacak.

Sevgin ulaşacak,

Ama ulaşmayacak.

Nezaketini sınayacaktır.

Huzurunu sabote edecek.

Çünkü derinlerinde bir yerde...

Bunlara layık olduğuna inanmıyor.

Sevgini zayıflık olarak görecek.

Desteğini aptallık sanacak.

Tutarlılığını ise ezilmesi gereken bir şey.

Ve bunu yaparken farkında bile olmayacak.

Onu ne kadar çok seversen...

O kadar tiksinti duyar.

senden değil...

kendinden.

Ve bunun acısını senden çıkarır.

Sen onun sevgilisi değilsin.

Duygusal boks torbasısın.

Ve ne kadar katlanırsan,

sana olan saygısı o kadar azalır.


Karşı taraf yanlış bir insansa, en düşükte tuttuğun beklentiler bile karşılanmaz. Senin beklentilerinde ve isteklerinde bir sorun olduğundan değil, bunu sadece yanlış insandan beklediğin için olabilir.


İyi ki sevmişim diye anmak varken. Beni senden vazgeçmek zorunda bırakmanla hatırlayacağım seni. Ben senden vazgeçmek zorunda kaldığım için üzüleyim. Sen de böyle hatırlanacak olmana üzül.


Kaotik aile ortamında büyümüş biri, yetişkinlik döneminde her şeyin yerli yerinde olduğu bir dönemde sıklıkla huzursuzluk/rahatsızlık yaşayabilir... Bu genellikle iyi olduklarında bir şeyleri sabote etmelerine ve daha tanıdık bir kaos duygusunun geri kazanmalarına neden olabilir.


Sen bana kızgın değilsin. Sen göze almaya korktuğun her karara kızgınsın. beni sevdiğin halde kendin için bana sırt çevirmene kızgınsın.


Biz seninle düzeltilemeyecek hiçbir şey yaşamadık. Sadece sen düzeltmek istemedin. Ben seninle her şeye varken, sen yoktun. Bizim hikayemizin sonunu, senin çabalamaman getirdi.


İnsan gerçekten sevilmediğini görünce; sessizliğe dönüp, usul usul gitmesini bilmeli, Kalmaya çalıştıkça hep bir kusur bulunuyor seninle ilgili. Hep bir hata yaratılıyor. Bir tartışma çıkarılıp, kendini açıklayamadan bütün suç senin üzerine kalabiliyor. O öyle yapmaz dediğin kişi, seni olun ortasında bırakabiliyor. İnsan koşarak gittiği yerlerden çekilir, Heyecanla aradıklarından uzaklaşır, çok sevmesine rağmen mesafelenir... Çünkü zordur yüklediğin anlamın altında kalmak. Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim. Bazı şeyler, en iyi yerde noktalanmalı.


Yaptığım hiçbir şeyi, sen sev diye yapmadım, seni sevdim diye yapmıştım... Evet ayrılığı çok kez dile getiriyordum ancak bunun sebebi ayrılmamak içindi, bazı şeyleri görmeni sağlamak içindi ama sen hiçbir zaman görmek istemedin... Kişisel sorunlarım var dedin benim de kişisel sorunlarım vardı ama hepsini unutup seni mutlu etmeye çalışmıştım... Kendime bile ilaç olamıyorken, seni iyileştirmeye çalışmıştım... Canın ne zaman isterse o zaman geldin ve ben ise hiçbirine hayır diyemedim... En büyük kumarımı da düzelmeyeceğini bildiğim halde şansımı deneyerek yaptım. Hatırlıyorsun değil mi kafanda kuruyorsun diye çok suçlamıştın beni... Ama bak kafamda kurduğum her şey gerçek oldu...


Buraya kadar okuduğun satırların tamamı, her bir paragrafı, tamamen birbirinden farklı eserlerden toplanmış notlardan oluşmaktadır. Tek bir kelimesi bile değiştirilmemiştir. Bazı küçük anlam bütünlüğü kaymaları fark ettiysen tebrik ederim. Dikkatli bir göz, keskin bir anlayış sahibisin demektir. Bu hassasiyeti sevdiklerine de gösterdiysen, mutlu bir geleceğin var demektir. Aksi halde mutluluğu şişelerin dibinde ve şarkıların her satırında barınan hatıralarda aramaya devam ediyorsundur...















 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

Contact Me

For any questions you have, you can reach me here:

Judith Sanders, Psy.D.

500 Terry Francine Street San
Francisco, CA 94158

 

123-456-7890

  • Black Facebook Icon
  • Black LinkedIn Icon
  • Black Twitter Icon

Thanks for submitting!

© 2035 by Modern Mindful Therapy. Powered and secured by Wix

bottom of page