Senin ne istediğini bilmeyen yanınla savaşamam...
- Can Aygen
- 16 May 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Haz 2024
Yaptığında hiç bir hata görmez ve sadece karşılaştığı tepkilerde kusur görür. Her tartışmanın karşısındakinden kaynaklandığına inanıyor çünkü ona göre, biri tepki verene kadar davranışlarında hiç bir kusur yok.
Aslında olay her zaman çok basittir. Doğru iletişim kaynaklarını bulamadığımızda kendimizi ifade etmemiz güçleşir. Bu zorluğun neden olduğu öfke, karşındakinin anlamaması ve empati eksikliğinden dolayı bir savaşın açılmasına sebep olur. Düşmanımızı kendimiz yaratıyoruz ve bu savaşı kazanmayı planlıyoruz. bazen de kaybetmeyi... İşte bu noktada düşünülmesi gereken şey, bu başarının mutluluktan daha önemli olup olmadığıdır. Bu sebeple hiç bir zaman o kaybetti gibi sözler kullanamadım, çünkü biliyordum o üzülmüyordu. Tek üzülen ve eksiklik hisseden bendim. Bu yüzden hala evimi arıyorum. Benim evim doğduğum yer değil, kaçma çabalarımın bittiği yerdir.
Hiçbir şey, bir şeyleri denemek ve düzeltmek istemeyen ama aynı zamanda da her şeyin yürümesini istiyormuş gibi görünen biri için savaşmaktan daha acı verici olamaz.
Zarar görürüm! hesabı ile alınan kararların, diğer yüzü de ne kar sağlarımdır. Hesapla yaşadığın ilişkide, seni tertemiz sevdim ve bunu atlatabilmen için beni düşman yapmak zorundasın. Aksi halde hatanı anlar ve çaba göstermeye başlarsın.
En derin yaralarla başlar en derin gülümsemeler. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı ve en derin sularda boğula boğula becerirsin tek seferde yaşamayı.
Nietzsche.
Terapist Tavsiyeleri
İlişkileri yok eden şey kavga değildir duygusal kopukluktur. Mutlu çiftlerde kavga eder. Aradaki fark, mutlu çiftlerin bir yolunu bulup tekrar bir araya gelerek bağlantı kurabilmesidir.
Ruh eşinin amacı; seni bir güzel sarsmak, egonu biraz olsun yıkmak, sana engellerini ve bağımlılıklarını göstermektir. İçeri yepyeni bir ışık sızabilsin diye kalbini biraz olsun kırmaktır. Sana, hayatına dair kontrolünü öyle kaybettirir ki değişimin kaçınılmaz olur.
Sevdiğiniz biri ile tartışmayı sonlandırmak için onu öpün.
Eğer sinirlendiyse onu sakinleştirmek için ona sıkıca sarılın.
Ağlıyorsa elini tutun.
Korkuyorsa sırtını sıvazlayın.
Aksiyete atağı geçiriyorsa sakin bir müzik açın.
Eğer kendini yalnız hissediyorsa ona yemek yapın.
Boşuna uğraşmayın bir insan hatayı kendinde görme becerisine sahip değilse, ne yaparsanız yapın sizi haksız ilan edecektir. Onları haklılıkları ile baş başa bırakıp uzaklaşın. Kendinize yapacağınız en büyük iyilik bu olur.
Bir noktada anlamalısın ki bazı insanlar kalbinde kalabilir ama hayatında değil. Ve bu hiç sorun değil çünkü bazen ne hissettiğini unutmalı ve neyi hak ettiğini hatırlamalısın.
Hayatta bazen acı çekmen gerekebilir. Kötü biri olduğundan değil. Nerede ne zaman iyi olmayı bırakmayı bilmediğin için.
Değer veren hatasını açıklar, konuşur, anlatır, ne yapar eder gönlünü alır. Zaten sen o çabasından anlarsın seni kaybetmeye korktuğunu, affedersin. Değer vermeyen de bahanelerini sıralar
Bir sorunu hiç bir şekilde çözemiyorsan, o artık bir sorun değil kabul edilmesi gereken bir gerçektir.
İlişkinin sorumluluğunu alamayan ayrılmanın da sorumluluğunu alamaz. Suçluluk duygusundan kaçmak için sizi ayrılık kararı almaya iter ve sonunda tetiği size çektirir.
Üzüntünüz ve endişeleriniz sinire dönüşene kadar bunu kimse fark etmez ve suçlu siz olursunuz.
Birlikte olamamaya dair...
Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar...
Farzet ki bir rüzgardım
Esip geçtim hayatından
Ya da bir yağmur
Sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu
Kaybolup gittim.
Orhan Veli Kanık
Tesellim yoktu, kırılmıştım, çaresizdim, gitmeni hiç istemedim. Görmeni istedim, içimdeki yangını savaşımız bitsin istedim. İçimdeki yangın hala devam ediyor ama savaşımız bitti.
Sen köklerime değil çiçeklerime aşık olmuştun. Yani sonbahar geldiğinde ne yapacağını bilmiyordun.
Yanlış düşünebilir, yanlış anlayabilir veya yanlış yapabilirsin ama yanlış hissedemezsin.
İnsan bu kadar kolay mutlu olmak için yaratılmadı. Mutluluk o büyülü adalarda kapılarını ejderhaların koruduğu saraylara benzer, ona sahip olmak için mücadele etmek gerekir
Sana ilk defa kalbimle değil mantığımla baktım. Tüm çabalarımın boşa olduğunu, ne kadar uğraşsam da taş kalbine çiçek açtıramayacağımı farkettim. Bu fark ediş senden vazgeçme eşiğim oldu. Yolun açık olsun...
Kaç vedanın sonunda yeniden dönüp sarıldık seninle. Ama sana son kez gelemeyecek kadar tükendim. Ve sen benim gelemediğim yere adım dahi atmadın. Meğer sen hep durakta beklerken ben tüm yolu yürümüşüm.
Bana karşı çok güçlüsün çünkü kaybetme korkun yok. elini kolunu savura savura yürür geçersin benim parmak uçlarında geçtiğim yolları çünkü kırar mıyım döker miyim endişen yok.
Ateş saatlerce yanar suyu ısıtırda su bir saniyede ateşi söndürür. Vefasızlığı başka türlü tarif edemem.
Necip Fazıl Kısakürek
Güçsüz bir kadındı, her an gidecek tedirginliği ile geldi, Bense güçlü bir adamdım, gidecek bir kadına gideceği güne kadar eşlik ettim.
Ben bir kere istenilmediğimi hissetmiştim. O günden sonra hep kapıya yakın oturdum.



Bir şarkı olsa bu yazı hangisi olurdu?